Bursa’ya gelmek için tek motivasyon, şu yazımda bahsettiğim gastronomik nedenler değil elbet! Burada Osmanlı’nın ilk başkentinden söz ediyoruz. Öyle ki, yabancı arkadaşlarıma ailemin Bursa’da yaşadığını söylerken bu bilgiyi de ilave ettiğimde meraklarının epey arttığını gözlemleyebiliyorum. Yetkililer bence bunu turistik tanıtımlarda daha sık kullanmalı!
O kadar çok ve güzel yer var ki, nasıl sıralayacağıma emin olamamakla birlikte, yine -bence- öncelik sırasına göre Bursa’da görmeniz gereken yerler listeme buyrunuz.
- Koza Han
Adından da anlaşılacağı gibi Bursa’nın ipeğini meşhur eden, 1400’lerin sonunda inşa edilmiş han. Tarihteki ilk alışveriş merkezi. Bu iki katlı hanın üst katında ipekten ürünler satan dükkanlar bulunur, avlusunda ise yeme-içme yazımda da bahsettiğim kahveler vardır. Tarihi atmosferini bozmadan günümüze kalmış yerlerdendir (ya da biz öyle olduğunu düşünürüz, bilmesi zor), Bursa’ya gitmişken uğramadan olmaz.
- Ulu Cami
Bursa’nın simgelerinden biri, yapımı 1399 yılında tamamlanmış Ulu Cami. Gördüğüm en etkileyici camilerden biridir. Geçirdiği son restorasyonun ardından duvarları süsleyen hatların eski güzelliği kalmasa da, gidip görmeli, içinde bir köşeye oturup uzun uzun seyredilmelidir.

- Yeşil Türbe
Her gidişimde hayran kaldığım, turkuaz renkli türbe. Sekizgen prizma şeklindedir ve her çephesi çinilerle kaplıdır; bu özelliğiyle Osmanlı mimarisindeki tek örnektir. Yapıldığı yıl olan 1421’den günümüze orijinal çinilerinin çoğu tahrip olmuş, kalanlar kapının solunda toplanmıştır, gidince aklınızda olsun!


- Irgandı Köprüsü
Dünyada sadece dört örneği bulunan (diğerleri Bulgaristan ve İtalya’da) çarşılı köprülerden bir tanesi. Restorasyonundan sonra 2004 yılında tekrar açılmıştır. Köprü üstündeki dükkanlarda genelde el emeği göz nuru şeyler satılır. Bursa’ya gidince görmemek olmaz, hatta sadece bu köprüyü görmek için bile bir Bursa seyahati planlanabilir. Sonuçta dünyada sadece dört örneği olan bir yapı, kolay mı!

- Karagöz ve Hacıvat’ın Anıt Mezarı
Baktığım gezi rehberlerinde rastlamadığım, rastlamadığıma da üzüldüğüm, Bursa’nın görülesi yerlerinden bir diğeri.
Rivayete göre, Karagöz ve Hacıvat Ulu Cami inşaatında çalışan iki işçidir. Diğer işçileri oyaladıklarından inşaat istenildiği gibi ilerlemez; padişah mimarı, mimar da bu ikiliyi sorumlu tutar ve idam edilirler. Çok sevildikleri için idam edilmelerinden sonra kuklaları yapılarak perde ardından oynatılmaya başlanır. Hikayenin devamını ise biliyorsunuz 🙂
Bazı kaynaklar ise, bu hikayenin tamamen uydurma olduğunu, bugün bizim mezar olarak bildiğimiz yere “bir işgüzar”ın 1892 yılında Karagöz anısına bir mezar taşı yerleştirdiğini, daha sonra buranın mezar olarak kabul edildiğini söylüyor.
Gerçek ne olursa olsun bence hikayelere inanmak, Bursa’ya gitmişken bu iki hiciv ustasını ziyaret etmek, aralarındaki diyaloglardan bildikleriniz aklınıza getirip gülümsemek güzel.

- Ek: Gurabahane-i Laklakan
Aslında burada görülecek bir durum yok, belki sadece önünde bir hatıra fotoğrafı çekilir 🙂 Özellikle düşkün leyleklerin tedavileri için 19. yüzyılda kurulmuş dünyanın ilk hayvan hastanesi ❤ Adı güzel, düşünce daha güzel!
Bir de anladığım kadarıyla günümüzde bir amacı daha var:

Bursa hakkındaki diğer yazıları için tıklayınız.