Marakeş’i gezeceğimiz ilk günden merhaba! Güne erken başlayan -hatta belki de hiç uyumayan- bu şehirde biz de kahvaltımızın başlangıç saati olan 8:30’da hazırız!

Buyrun tam bir Fas kahvaltısına! Yağ, reçel, o güzel ekmeklerinden ve portakal suyu. Ben hayatımda buradaki kadar güzel portakal suyu içmedim! Evet portakal suyu zaten güzel bir şey. Ve evet, şu an aklınızdan “Bir portakal suyu ne kadar farklı olabilir ki?” diye geçirdiğinizi biliyorum. Tatları anlatmak çok zor, ama deneyeceğim: o portakal suyu ferahlığı var, ama ekşi değil daha çok tatlı, ama tatlılığı da bayacak bir tatlılık değil. Öyle ki sanki sınırsız içilebilir!
Kahvaltıdan sonra Marakeş Müzesi ve Medrese’ye doğru yola çıkıyoruz. Bu yolu, kapalıçarşıya benzeyen ve “souk” denen çarşının içinden gitmeyi teklif ediyorum. “Eveet, souklara giriyoruz” dememe karşılık aldığım cevap “Nesi soğuk ya?” oluyor ve buna çok gülüyoruz 🙂
Soukların içinde emin adımlarla ilerlemek ve bir şey bulmak turistler için adeta bir meydan okuma. Yapıyı daha net göstermek için haritada riadımızın olduğu kısmı koyuyorum. Bir sürü irili ufaklı, çıkar çıkmaz sokaktan ilerleyip, doğru zamanda sağa sola dönerek hedefe ulaşmanız gerekiyor. Kafeleri, küçük yerleri bulmak çok zor ama müze ve medrese turistik yerler olduğundan oklar bizi yeterince yönlendiriyor.
Müzeye giriş 50 dirhem ve öğrenci indirimi yok (10 dirhem yaklaşık 1 Euro ediyor). Şahsen müzede sergilenenlerden çok, binayı beğeniyorum. Müze, eski bir ev aslında. Bu nedenle evin hamamını görebiliyorsunuz mesela 🙂 Büyük bir müze değil, bir kısmında Fas’a ait giysiler, takılar, araç-gereçler sergileniyor. Başka bir kısmında ise Faslı sanatçıların fotoğraf ve resimleri var.


Fas’ta (ve Güney İspanya’da) bu ince işlerle, cesurca kullanılan renklerle, gözler (en azından benimkiler) bayram ediyor. Lakin simetriden yorulanlar da olabiliyor tecrübelere göre!

Modern Sanat kısmında ise az ama öze sayıda eser vardı diyebilirim. Beğendiklerimden bir tanesi:
Müze gezimiz bitince, çok turistik olsa da Arap kaligrafisiyle isimlerimizi yazdırmadan duramıyoruz! Zaten Marakeş’te, turistik olan şeylerden kaçınmak gelmeden önce birkaç yazı ve gezi rehberi okumayla ya da 1-2 gün kalmayla olacak gibi değil. Ya bir süre kalmak, ya da bir yerelle beraber olmak gerekiyor. Bu gerçeği baştan kabullendiğimizden, gezi boyunca turist olmanın naifliğiyle hareket ediyoruz.

Müze gezimizi bitirince, hemen yanındaki Ben Youssef Medresesi’ne geçiyoruz. Medreseye giriş 10 dirhem. İlk olarak 14. yüzyılda kurulmuş medresede, öğrenciler için 130 oda var. Kuzey Afrika’nın en büyük din okullarından biriymiş ve zamanında mevcudu 900 öğrenciye kadar çıkmış. Hesaplayan mühendis olarak o gördüğüm odalara ortalama 6-7 kişinin nasıl sığdığını çok kısa bir süre için aklımdan geçiriyorum.

Turistik bir nokta olduğunu size söylemiştim!

Türkiye’de de bazı bölgelerde ve daha çok eski yapılarda karşılaştığımız avlulu binaları her gördüğümde iki şeye şaşırıyorum: bu binalardaki o inceliğe ve mimarinin insanın ruh halini bu denli hızlı değiştirmesine. Mahremiyete önem vermek, ama bunu bina etrafına dikenli teller ya da kocaman yapay çamlar dikerek değil de böyle bir estetikle yapmak, bu binalarda “biz bize” yaşamak eskiden her şeyin daha nazik olduğunu düşündürüyor. Fazla mı romantik oldu?

Tüm bu güzelliklerin yanında, bizim ülkemizde de yaşadığımız bir kahredicilik mevut tabi. Yakın olduğumuzu düşündüğüm bu kültürde de, tarihin, geçmişin değeri yok. Öyle ki, nasıl Roma’ya giden bir Türk genci oradaki kalıntıların üzerine adını kazıma cüretini kendinde bulabiliyorsa, burada da medreseyi gezdiren buralı bir rehber binanın içinde sigara içip, grubundaki insanların da sigara içmesine müsade edebiliyor. Pek çok odanın içinde molozlar, inşaat malzemeleri, cam parçaları görüyorsunuz. Binayı gezenler ise, en azından reklam ya da özlü söz etiketlerini yapıştırmak için yangın söndürme hortumunun kapağını seçmişler. Teşekkür mü etsek ne yapsak?
Bol fotoğraf çekmeli, durmalı izlemeli ve gezmeli geçen saatlerden sonra saati öğlen yaptık. İstikamet Guéliz ve Jardin Majorelle!
5 Comments Kendi yorumunu ekle